2 Ocak 2011 Pazar

bir kuyruk üzerine düşünmek...

Bugün eve dönerken bir şey farkettim.Bazı hayvanların kuyrukları olduğunu bilirsiniz.Ancak hiç düşünmediniz değil mi nedir bu kuyruk, ne işe yarar?Kulak,ayak,parmak,burun,göz,tüy,diş kadar normal gelir kuyruk.Yine de beni düşündürdü.Tanrının varlığına inananlardanım üstelik garip bir şekilde hissediyorum.Yaratıcılığı beni şaşırtıyor,teşvik ediyor,güldürüyor hatta gözümden yaş getiriyor.Bunları düşünürken adımlarım hızlandı birden sokakta.Diledim ki karşıdan biri gelsin üstünde de koca harflerle veteriner yazsın hemen koşup sorayım bu anlamsız soruyu.Böyle küçük detaylara takılmayı çok severim.Kimsenin kolay kolay aklına gelmeyeceği şeyler benim kafamı karıştırır.Bazen deli olduğumu bile düşünürüm.Her neyse eve gelir gelmez tabi ilk baktığım şey bu garip uzvun ne işe yaradığı oldu.Kimisi süs olduğunu, kimisi tanrının estetik değer katmak istemesinden bazı hayvanları kuyruklu yarattığını,kimisi de o tüy yumağıyla hayvanların soğuk havalarda kafalarını kuyruklarıyla kapatarak uyuduğu yorumunu yapmış.Kendi içlerinde mantıklı yorumlar olsa da beni hiçbiri tatmin etmedi.Sonra biraz daha düşündüm de bence o kuyruk benim gibi delilerin dikkatini çekip biraz var oluş üzerine düşünmeleri için yaratılmış şeylerden sadece bir tanesiydi..

1 Ocak 2011 Cumartesi

zor yollarda zor yıllar

Bir sevgiliye duyulan ihtiyaç.Tanrım ben neden bunu düşünüyorum sürekli.Sev işte,sev..Bağlan neden sorguluyorsun kadın?Ne istiyorsun hayattan güzel bir işin,iyi bir eşin olsa ne olur?Nedir seni tatmin etmeyen?Hem sen kendini ne sanıyorsun?Bir kere insan olarak yeryüzüne gelmişsin.Aklı olan,düşünebilen tek yaratık diyorlar sana daha neden inanmıyorsun? 

Evet,inanmıyorum galiba.Düşünen tek yaratık oldugumuz için acı çekmiyor muyuz?Sürekli düşünüyoruz:Dün noldu,yarın nolucak,şuan noluyor?Bu bize acı veriyor geçmişteki hataları,yanılgıları düşünerek kızıyoruz kendimize sonra  aynı hataları yapmamak için kendimizi tedirgin ediyoruz.Derken şimdiki zamandan da alınacak tad kalmıyor.Düşündükçe karmaşıklaştırır durursunuz hayatı.O yüzden konu yine gelsin aşka dayansın.Aşk...Aşkın tanımını kendimce yaptım.Üstünden de tam 3 yıl geçti.Bilirsiniz,kendine sınırlar koyan duvarlarına dayanıp yaşamayı seven insanlar vardır.Ben de öyleydim.Aşkta bir sınırım vardı.Kimseyle ilgilenmiyordum.Belki de çocukluğumdan kaynaklıydı.Yaşıtlarımın her hafta yeni bir sevgilisi olurdu.Kimi kızlar buna ortaokulda hatta ilk okulda başlamıştı.Onlar ıcın aıleden gızleyerek böyle şeyler yaşamak büyük haz verirdi onlara.Oysa ben hem yalan söyleyemez hem de ailemden zaten gizlemek için bir sebep bulamazdım.O yaşlarda aşk için söyleyebilceğim tek şey tuttuğum günlüklerde sınıfta zeki bulduğum çocuklara karşı beslediğim küçük hoşlantılar.Aşk hakkında hiç tecrübem olmamış desem yeridir.Ta ki 3 yıl öncesine kadar.

Yaşadığım belki de dünyanın en garip ama en hoş ilişkisiydi.Önce ona fotoğraflardan aşık oldum.İlginç bir yüzü vardı.Gözleri pırıl pırıldı.Yakışıklı sayılmazdı belki ama değişik bir havası vardı.Gerçi yakışıklılık kavramının tanımını da anlamış değilim ya neyse...Ona baktığınızda gözlerinin içindeki sevgiyi görürdünüz.Ne kadar mesafeli olursa olsun ona kapılmadan edemedim.Belki aşkı o yarattı diyecektim içimdeki büyük isteğe inanmasam..Ama ben sebep olmuştum,ben yaratmıştım bu aşkı.Ortada bir sebep yokken onu da zorlamıştım.Başlarda biliyordum benim kadar heyecanlanmadığını ama yine de benimle konuşmak hoşuna gidiyordu farkındaydım..Kendini beğenmiş biri olmasam da farklı oldugumun farkındayım.İşte bu sebepten o mesafeli,korkuları,inatları olan adam benim için göz yaşı döker,ağlar,özler,mektuplar yazar oldu.Ne güzeldi böyle bir insanca sevilmek,sevmek..İnsanlar övünülecek bir şeyleri varsa bırakın övünsünler bu onların hakkıdır diye düşünüyorum.Konuşmalar başladığında biz kilometrelerce uzaktık birbirimizden aramızda bir de okyanus vardı.Uçak mesafeleri ciddi anlamda kısaltan bir ulaşım aracıdır fakat yanına gitmek istesem bu yolculuk uçakla bile 10 saatten fazla olucaktı.İnsan bunları düşündükçe kahroluyor.Göz pınarları kuruyana kadar ağlıyor.Aşkı da ikiye üçe dörde yüze bine katlanıyor,mesafeyle daha da büyüyor.Sadece tatillerde görebiliyorsunuz o deli gibi özlediğiniz yüzü..Yine çok az duyuyorsunuz sesini,içinize dar zamanlarda çekiyorsunuz kokusunu..Uyusun bile istemiyorsunuz.uyanık kalsın da o kısacık zamanın her anını sizinle geçirsin istiyorsunuz.Derken 3 yıl geçiveriyor ağlayarak,gülerek,kavga ederek,küserek,affederek,kaçarak, dönerek,unutamayarak.
Bir gün etrafa bakıyor ve sevgilileri görüyorsunuz.Yan yana,el ele..Özlüyorsunuz öyle olmayı.Sonra ihtiyacınız olan bu muydu diye düşünüyorsunuz?Yanımızda onu tüm sıcaklığıyla sevdiğimiz,her dokunduğumuzda ürperdiğimiz bir vücut mu;yoksa nerde olursa olsun taa içinde hissettiğin uyurken o diye yastığa sarıldığın,hayaline ruhuna kalbine işleyen ulaşamadığın aşk mı senin olan?
ondan sonra çok denedim.O da denedi.

Neydi sevgili olmak?İki kişinin bir araya gelip yaşadığı şey değil aşk.Aşk senden ondan bir şeyler katarak oluşan bir iksir.Aşkın tanımı her zaman aynı değil.Aşkın belki de bir tanımı yok..Aşk heyecan derdim ama o da değil.Sınavda heyecanlanıyorum ama ona aşık olmuyorum.Aşk bambaşka bir şey kolay bulunacak değil.Satılmıyor,alınmıyor.Kaybedilince bulunmuyor,kırılınca bir araya getirilmiyor parçaları.şimdi tüm bunları bilirken ona nasıl yeniden sahip olurum.Bilgi insana acıdan başka bir şey vermiyor Düşünce.....Yıkıyor tüm varlığını,yakıp kül ediyor aklını.Hayatta tek olduğuma inandırmam mı lazım kendimi?Yoksa bir sevgiliye duyulan ihtiyaç mı yazdırdı bana bunları?Sanmıyorum.Onunla bir ortak kaderim olucak mı?Yoksa kader cidden benim sayemde mi çiziliyor?Elimden geleni yaparım eğer öyleyse..Ancak cevapsız sorularla kaybedecek fazla vaktimiz yok..Hayat kısa....Bütün bunları tekrar yaşayamayacaksam bir sevgili istemiyorum.